10 Haziran 2010 Perşembe

'Cilt Donuklaşmasının Sepebleri' Google Edit.


Cilt Donuklaşmasının Sepebleri

cilt Cilt Donuklaşmasının SepebleriCildinizi donukluktan kurtaracak çözümleri öğrenmeden önce, buna sebep olan faktörleri öğrenmeniz gerekir. Böylece bu sorunu çözmeye çok daha bilinçli bir şekilde başlamanız mümkün olacak.

1.Ölü hücrelerin atılamaması

Bilindiği gibi cilt kendisini düzenli olarak yeniliyor ve en üst yüzeydeki ölü tabaka atılarak yerini alttan gelen taze tabakaya bırakıyor. Ancak bazen, bu olmuyor ve ölü cilt tabakası tam olarak atılmıyor, cildin üst yüzeyinde birikiyor, cilde donuk bir görünüm veriyor.

2.Yetersiz kan dolaşımı

Aşırı yorgunluk, stres, yetersiz uyku etkisini tüm beden üzerinde olduğu gibi cilt üzerinde de gösteriyor. Bütün bunlar, dolaşım sistemini olumsuz etkiliyor ve cilt yeteri kadar beslenemediği, oksijen alamadığı için donuklaşıyor. Ayrıca egzersiz yapmamak ve sürekli kapalı mekânlarda kalmakta cildin oksijensiz kalmasına neden oluyor.

3. Kötü beslenme alışkanlıkları

Düzenli beslenmenin ve bol bol vitamin, antioksidan maddeler tüketmenin cilt üzerinde sayısız faydası var. Çünkü bu maddeler hücrelerin sağlığını koruyor ve onların zararlı serbest radikallerin saldırısına uğramasını engelliyorlar. Eğer, düzenli beslenemiyor, kalorisi yüksek ancak besleyici değeri az besinlerle öğünleri geçiştiriyorsanız bu durum kısa bir zaman içinde cildiniz üzerinde kendisini gösterecektir.

4. Sigara

Sigaranın sadece sağlınız için değil, güzelliğiniz için de son derece zararlı olduğunu tekrarlamaya gerek var mı? İçindeki zararlı maddelerle sağlığınızı ve cildinizi olumsuz etkilerken, dumanı da cildinizin donuk, sarı bir hal almasına neden oluyor.

6522565904070445384 6137502561488793949?l=saglikoku.blogspot Cilt  Donuklaşmasının Sepebleri

Popularity: unranked [?]

Benzer yazılar

[ ... ]

'Dişlerimiz sağlıklı ve estetik ise daha güzel konuşuyoruz' Google Edit.



 Dişlerimiz sağlıklı ve estetik ise daha güzel konuşuyoruz

Kişinin davranışlarında özgüven kaybından kaynaklanan bu tutukluk, çoğu zaman konuşmaya ve iletişime yansır. Özgüvenini tekrar kazanmak isteyenler yüzünde veya vücudunda değişiklik yaratmak için, çoğu zaman estetik yöntemlere başvururlar. Yani estetik operasyon başvurularında sebep çoğu zaman özgüven kazanımıdır.

Dişler, yüzümüzün en dikkat çeken yeri olduğu için, küçük kusurların bile hemen göze çarptığını belirten, Diş Hekimi Protez Doktoru Çağdaş Kışlaoğlu, sağlıklı ve bakımlı görünen dişlerin, insanların dikkatini daima pozitif yönde etkilediğini söyledi. Kışlaoğlu’na göre, sağlıklı dişler kişide özgüveni arttırırken, kötü görünümlü dişler ise özgüveni kaybettirir, kişi gülümsemeye ve konuşmaya çekinir. İşte bu noktada diş estetiği devreye giriyor. “Eskiden dişi ağrıyana, şişene dek insanların aklına diş hekimine gitmek gelmezdi. Yani ihtiyaçtan diş hekimine gidilirdi.” diyen Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, artık güzellik kaygısıyla, hastaların sırf danışmak için bile diş hekimine gittiğinin altını çizdi.

Popularity: unranked [?]

Benzer yazılar

[ ... ]

'Kilo kaybını işte böyle hızlandırın' Google Edit.


 Kilo kaybını işte  böyle hızlandırın
 Kilo kaybını işte  böyle hızlandırın

Kilo kaybını böyle hızlandırınMetabolizmamızın çalışabilmesi için enerjiye, enerji için de yiyeceklere ihtiyacımız var.

Kilo vermek istiyorsanız bu 7 öneriyi dikkatlice okuyun.

Metabolizma, vücudun temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için gerekli olan ve bir günde hiçbir şey yapmadan harcadığı enerjidir. Metabolizmamızın çalışabilmesi için enerjiye, enerji için de yiyeceklere ihtiyacımız var. Eğer kilo kaybını hızlandırmak istiyorsak metabolizma hızımızın daha aşağısında beslenmeliyiz. Ama metabolizma hızımız düşükse hızlandırmak için de birkaç noktaya dikkat etmekte fayda var.

Bol posa alın

Günde en az 20 gram posa almaya çalışın. Posalı yiyecekler tokluk hissini artırırken kilo vermeye de destek oluyor. Örneğin 1 orta boy elma yiyerek 3.3gr, 12 adet kiraz yiyerek 1.5gr, 1 orta boy armutla 5.1gr, 100 gr. ıspanakla 2.2gr, 100gr. nohutla 6.2 gr posa almış olursunuz.

Kalsiyum içerikli gıdalar tüketin

Gün içerisinde en az 2 öğününüzde kalsiyum ve D vitamini içeren yiyecekler tüketin. Bu 2 besin öğesinin birlikte bulunduğu besin grubu da süt ve türevleri. Kas ve kemik gelişiminin yanı sıra kilo vermeye de yardımcı oluyor. Yapılan araştırmalar her gün 3 porsiyon süt ve süt ürünleri tüketen kişilerin tüketmeyenlere göre daha az kilo aldıkları, daha çabuk kilo verdiklerini gösteriyor. D vitaminin ise kiloyu korumada etkisi olduğu belirtiliyor.

Faydalı yağlardan destek alın

Fındık, avakado, balık, ceviz, ayçiçek yağı, mısırözü yağı, keten tohumu omega-3 ve omega-6 dan zengin besinlerdir. Günde toplamda 4 porsiyon kadar tüketilmesi sağlıklı bir beslenme için gereklidir. Yağlı besinlerin tokluk hissini artırdığı artık bilinen bir gerçek. Yapılan araştırmalar her gün omega-3′ten zengin besinler tüketen kişilerin tüketmeyenlere göre açlık hislerinin daha az olduğu ve kilo vermeyi hızlandırdığı yönünde.

En az 2 litre su tüketin

Su tüketimi kilo kaybını üç şekilde sağlıyor. Birincisi su yediğimiz yiyeceklerin sindirilmesi için gereklidir, sağlık problemi olmayan ve 2 litreden az su tüketenlerin kilo kaybı daha az olur. İkincisi ise su eklem hareketlerini kolaylaştırdığı için kilo vermeyi hızlandırır. Üçüncüsü ise fazla ödemin atılmasını sağladığından total kiloyu etkiler.

Düzenli yeşil çay için

Araştırmalar, en çok yeşil çayda bulunan kateşin adı verilen antioksidan maddenin kilo kaybını hızlandırdığını gösteriyor. Bu madde özellikle de kadınların en büyük problemi olan karın bölgesindeki yağlanmayı azaltıyor. Ayrıca yeşil çayın metabolizmayı da hızlandırdığı bilinen bir gerçek. Günde 2-3 fincan yeşil çay tüketmeyi unutmayın. Eğer tansiyon veya mide sorununuz yoksa içerisine ekleyeceğiniz limon suyu da kateşinin etkisini artıracak, böylelikle kilo kaybını da hızlandıracaktır.

Yemeğe salata ile başlayın

Çok az yağ ilave edilmiş salata ile öğüne başlamak tokluk hissinizi artıracağından diğer yemekleri daha az yemenize neden olacaktır. Böylelikle ekstra kalori alımını da azaltacaktır.

Yemeklerinizi baharatlandırın

Acı baharatların metabolizmayı hızlandırması kilo kaybınızı etkileyecektir. Her gün bir tatlı kaşığı kadar tüketilen kırmızı biber metabolizmayı yüzde 23 artırır.

Kaynak:Leyditurk.com

8756496351544292938 763812350742523429?l=www.ciltvemakyaj Kilo  kaybını işte böyle hızlandırın

 Kilo kaybını işte  böyle hızlandırın

Popularity: unranked [?]

Benzer yazılar

  • Sinangil Limonlu Aromalı Kek
    Malzemeler...3 yumurta 1,5 su bardağı toz şekeryarım su bardağı sütyarım su bardağı yoğurtyarım su bardağı sıvı yağ100 ...
  • DANTELLİ BOYUNLUK
    ...
  • Güllü Havlu Kenarı Dantel Örneği
    Güllü tığ ile yapılan ve beyaz dantel ipiyle örülmüş gül desenli bir havlu kenarı dantel örneği. Beyaz ip ile örülen kıs...
  • MEYVELİ PARFE
    MALZEMELER:1 poşet krem şanti1 su bardağı süt1 paket kakaolu bisküvi1 paket kepekli bisküvidamla çikolata10 adet kuru ka...
  • Basinc Nedir Basinc Cesitleri
    Basınç NedirAtmosfer Basıncı:Atmosferdeki gazların yere yaptığı ağırlıktır (1033 gr/cm3).Normal Basınç: 45° enlemlerinde...
  • lemaninignesinden haberler…
    Bu aralar nerelerdeyim?? Malesef internet kesintileri dolayısıyla elim kolum bağlı bakınıyorum.İnşallah yine kesilmezse ...
  • dünya kadınlar günü…
    dünya kadınlar günü,dünyada bir anlam ifade ediyor olabilir.ancak türkiye de bir anlam ifade edebileceğini düşünemiyorum...
  • Fincan Deyip Geçme
    Sen de benim gibi fincanları sadece kahve içmek için mi kullanıyorsun? Bak millet ne için kullanıyor....
  • Marakeş’te Bir Şükran Günü Kutlaması
    Fas'ın Marakeş ilinde bulunan Hotel La Mamounia, yeniden açılışının şerefine düzenlediği gala gecesinde birçok ünlüye ev...
  • Klitoris Nedir?
    Klitoris, üstte ve yanlarda iç dudakla çevirili bulunmaktadır. Kiltorisin hemen altında idrar deliği,idrar deliğinin hem...
  • KELEBEĞİN SALTY SARDİNE KAMPANYASI
    Kelebekten süper bir kampanya.Hemen tıklayın çekilişe katılın http://kelebek-makbule.blogspot.com/2010/01/kelebegin-salt...
  • Gülşen Style
    Bir süredir Londra'da yaşamaya başlayan Gülşen, Sibel Can'ın konserinde kendisine verdiği şarkıya eşlik ederken görüntül...
  • OSMAN ÖMER KORKMAZ DAN KALP HASTALIKLARINA VE GRİBE KARŞI BİTKİ
    Gönderen : ŞİFALI BİTKİLERLE DOĞAL TEDAVİ | Tarih:21/11/2009 lokman hekim osman ömer korkmaz önerdiği bitki çayının ...
  • çantamm
    Fatma ablamın hediyesi canım ablam teşekkür ederim....
  • Ödülüm!…
    sevgili anneminkızıyım bana bu ödülü vermiş kendisine teşekkürlerimi gönderiyorum!......
[ ... ]

'Dökülen saçlar için doğal saç maskesi' Google Edit.


EVA MENDES Dökülen saçlar için doğal saç maskesi

Saçların dökülmesini önlemek ve saçların uzaması için dengeli beslenme çok önemlidir.yarım olgun avokado iyice ezilerek püre haline getirildikten sonra, iki tane bıldırcın yumurtası, iki çorba kaşığı susam yağı ile karıştırıldıktan sonra tüm saçınıza boya sürer gibi sürün.Ardından saçınızı streç filme sarıp iki saat bekleyip sonra da uygun bir şampuanla saçınızı yıkayın
 Dökülen saçlar için doğal saç maskesi

Popularity: unranked [?]

Benzer yazılar

[ ... ]

'Büyük kalçayla küçük meme daha sağlıklı' Google Edit.


Büyük kalça, iyi kolesterolü yükseltip kalp krizini ve diyabeti önlüyor. Kalçası büyük, memesi küçükler için söylenen ‘armut vücut’ sağlığın sembolü.

Uzmanlar “Kalçadaki ve bacaklardaki yağlar iyi ama karın çevresindekiler kötü” diyor. Büyük memeler sırttaki kıvrımları değiştirip ağrıya neden oluyor. Ayrıca küçük göğüsler daha duyarlı.

Büyük kulaklar yaşlılıkta duyma kaybını önlüyor. Çünkü büyük kulağa daha fazla ses akışı oluyor. Kısa ayak parmakları hızlı koşmayı sağlıyor. Kemik erimesi uzun boylularda daha fazla görülüyor.

Araştırmaya göre, büyük burun gripten koruyor.

Popularity: unranked [?]

Benzer yazılar

[ ... ]

'Herşeyin Başı Sağlık' Google Edit.


%C3%A7i%C3%A7ek Herşeyin  Başı Sağlık Off ne kadar uzun süredir bloğuma ve sizlere uğramamışım ve ne kadar da özlemişim…

Ama sağlık söz konusu olunca o an herşey boş geliveriyor insana. Babişkomun ameliyatı, papatyamın rahatsızlığı ve ardından annişimin ameliyatı beni o kadar yordu ve yıprattı ki anlatamam. Şükürler olsun ki herkes şu an çok iyi ve eski sağlıklarına kavuştular. Herşeyin başı sağlık derler ya geçen ay bunu birkez daha anladım. Rabbim herkese sağlık ve sıhhat versin.

Not:Yazımla fotoğrafın alakası yok ama beni mutlu ettiği için sizlerle paylaşmak istedim.
1727443953070116585 4721097775013579151?l=dishekus.blogspot  Herşeyin Başı Sağlık

Popularity: unranked [?]

Benzer yazılar

[ ... ]

'Düzenli Fiziksel Aktivite Alışkanlığı' Google Edit.


 Düzenli  Fiziksel Aktivite Alışkanlığı

Sağlık; bireyin bedensel, ruhsal ve sosyal anlamda tam bir iyilik halinde olması olarak tanımlanmaktadır. Sağlık kaliteli yaşamın vazgeçilmez koşulu olarak kabul edilmektedir. Teknolojik gelişmelerle günlük aktivite yoğunluğunu azaltmak her ne kadar yaşamı kolaylaştırsa da uzun vadede hareketsiz bireylerin sayısını arttırmakta ve sağlığı olumsuz etkilemektedir.
Fiziksel aktivitenin sağlık için öneminin yeterince anlaşılamaması ve giderek daha hareketsiz bir yaşam tarzının benimsenmesi, toplumda obezite, kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, osteoporoz gibi kronik hastalıkların görülme sıklığını arttıran önemli nedenlerden biri olmuştur.
Çocukluk çağından itibaren düzenli aktivite alışkanlığı kazandırmak, egzersizi günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline getirmek ve en azından her birey için günlük bedensel aktivite miktarını arttırmak bireysel sağlığımızın korunması ve ileride karşılaşılacak sağlık tehditlerinin azaltılması konusunda oldukça
büyük öneme sahiptir.
Fiziksel aktivite; günlük yaşam içerisinde kas ve eklemlerimizi kullanarak enerji tüketimi ile gerçekleşen, kalp ve solunum hızını arttıran ve farklı şiddetlerde yorgunlukla sonuçlanan aktiviteler olarak tanımlanır.
Yürümek, koşmak, sıçramak, yüzmek, bisiklete binmek, çömelmek-kalkmak, kol ve bacak hareketleri, baş ve gövde hareketleri gibi temel vücut hareketlerinin tümünü ya da bir kısmını içeren çeşitli spor dalları, egzersiz, oyun, ve gün içerisindeki aktiviteler fiziksel aktivite olarak kabul edilebilir.

Popularity: unranked [?]

Benzer yazılar

[ ... ]

'İbrahim Saraçoğlundan Kronik Yorgunluğa Karşı Beyaz Üzüm Kürü' Google Edit.


uzum İbrahim Saraçoğlundan Kronik Yorgunluğa Karşı Beyaz Üzüm Kürü

1)Yoğun bir çalışma temposu içerisinde ve stres altındaysanız, öğleden sonraları tüketeceğiniz yarım salkım üzümün (yaklaşık 250-300 gram) en geç yarım saat sonra sizi nasıl rahatlattığını, stresinizin nasıl kaybolduğunu, yorgunluğunuzun adeta buharlaşır gibi üzerinizden nasıl kalktığım ve dinlendiğinizi hayretle hissedeceksiniz. Tüm bunlara ilave olarak kendinizi daha dinç ve daha enerjik hissetmeye başlayacaksınız. Daha etkili olur düşüncesiyle, yukarıda belirttiğim ölçünün üzerine çıkmayınız. Ancak şeker hastalarının bu konuda hekimlerine danışmanından uygulamaya geçmemeleri gerekir.

2)Eğer kronik yorgunluktan şikayet ediyorsanız haftada bir kaç defa tüketeceğiniz bir bardak taze beyaz üzüm suyu bu yorgunluğunuzun ortadan kalkmasında büyük bir destek olacaktır.
3) Taze beyaz üzüm ve taze siyah üzümü tüketirken ölçülü olmaları gereken iki grup vardır. Bunlardan birincisi ilk dört ayını tamamlamamış hamile bayanlardır. İkinci gruptaysa hekimleri tarafından “karaciğer yağlanması” teşhisi konulmuş kişiler yer almaktadır. Hamile bayanların ve karaciğer yağlanması teşhisi konulmuş olan hastaların taze üzüm türlerinin tüketiminde ölçülü olmaları gerekir. Buradan hamile bayanların ve karaciğer yağlanması olanların kesinlikle taze üzüm yememeleri gerektiği sonucunu çıkartmayınız. Ancak, bu grupta ki kişilerin taze üzüm tüketimlerinde en az şeker hastaları kadar ölçülü olmaları gerekir.
4) Taze beyaz üzüm bilinen tüm meyveler ve sebzeler içerisinde en güçlü antioksidan özellikli olanıdır. Taze beyaz üzümü mevsiminde ve günde bir salkımdan (200-250 gr) fazla olmamak kaydıyla tüketirseniz, o zaman onun antioksidan gücünden maksimum oranda faydalanabilirsiniz.
5) Taze beyaz üzüm kürünün kalpteki ritim bozukluğuna karşı önleyici ve tedavi edici
gücü bulunmaz bir özelliktir Kalbinde arithmi extrasistol şikayeti olanların günde 200-250 gram tüketecek leri taze beyaz üzüm bir mucizedir diyebiliriz. Kısaca, kalbinde ritim bozulduğu şikayeti olanların uygulayacakları taze beyaz üzüm kurilonlar için bulunmaz bir nimettir. Taze beyaz üzümün kurutulmuşu (kuru üzüm) bu amaçla kullanılmaz. Yeri gelmişken tekrar belirtmekte fayda görüyorum, daha çabuk düzelerim veya da ha çabuk etki etsin diyerek size önerilmiş olan ölçünün üzerine çıkmayınız.
6) Eğer vücudunuzun herhangi bir yerinde zor kapanan veya henüz kapanmamış bir yaranız varsa üzüm, üzüm çekirdeği ve cevizden yara kapanana kadar kesinlikle uzak durunuz. Üzüm ve ceviz tüketimi yaraların kapanmasını geciktirir, hatta yarayı azdırma gücü vardır.
7) Kanda uzun süreli iltihap bulunması önemli ve ağır sonuçları olabilecek sağlık sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir, Örneğin, kalp romatizmasına neden olabilir. Taze beyaz üzümün, özellikle kalp kapakçıklarına enfeksiyonun yerleşmesini engelleme gücü vardır. Ayrıca, bademcik enfeksiyonuna bağlı faranjitin (tonsillo-farenjit) vücudumuzdaki organlara (özellikle de kalp) vereceği zararı önlemedeki gücü de bulunmaz bir nimettir. Bu tür riskli hastalar için taze beyaz üzüm suyu mükemmel bir önleyici ve koruyucudur. Özellikle düzenli olarak belirli bir müddet kırmızı turp veya taze beyaz üzüm tüketmenin kandaki enfeksiyonun organlara zarar vermesini ve yerleşmesini önleyici gücü bir mucizedir diyebilirim.
8)Oniki yaş altı çocukların herhangi bir kürü hekimlerine danışmadan uygulamalarını kesinlikle önermiyorum.
9) Aksi belirtilmedikçe aynı anda birden fazla kür uygulanmamalıdır. Herhangi bir kürün uygulama süresi tamamlanmadan da başka bir bitki çayı (yeşil çay, papatya, ıhlamur, adaçayı, gibi…) içilmemelidir.
10) Tüm kürlerin çelik veya emaye kaplarda hazırlanması gerekmektedir.
11) Kullanacağımız bitkinin raf ömrünün bir yılı geçmemiş olmasına dikkat ediniz.
mucize-iksirler.com
8148949073745187533 5425100088630077271?l=saglikuzmanlari.blogspot  İbrahim Saraçoğlundan Kronik Yorgunluğa Karşı Beyaz Üzüm Kürü

Popularity: unranked [?]

Benzer yazılar

[ ... ]

'Ahmet Marankiden Kozmik Şifa Şerbeti' Google Edit.


demirhindi+%25C5%259Ferbeti Ahmet Marankiden Kozmik Şifa Şerbeti

TRT 1 de yayınlanan Sabiha Akdemir’in sunduğu Günbegün programına konuk olan Prof. Dr. Ahmet Maranki Kozmik şifa şerbeti tarifini verdi:

Kozmik Şifa Şerbeti


Malzemeler:

5 dal dere otu
6 dal nane
4 dal tere
8 dal maydanoz
2 dal fesleğen
3 dal reyhan
1 adet limon
1 adet portakal
2 adet kivi
150 gram bal
1 litre su

Hazırlanışı: Portakal, kivi ve limonu kabuklarını soyduktan sonra dörde bölüp 1 litre suda 4 dakika kaynattıktan sonra içine yeşillikleri koyarak 15 dakika demlenmeye bırakın. Süzdükten sonra ılıdığında balı ilave edin.

8148949073745187533 6083913032920949687?l=saglikuzmanlari.blogspot  Ahmet Marankiden Kozmik Şifa Şerbeti

Popularity: unranked [?]

Benzer yazılar

[ ... ]

'Ahmet Maranki’den Ses Kısıklığı İçin Bitki Çayı' Google Edit.


girtlakkanserc4b01 Ahmet Marankiden Ses Kısıklığı İçin Bitki Çayı

Prof. Dr. Ahmet Maranki‘nin Ses kısılmasını önlemek, ses kısılmasını tedavi etmek, ve sesi de güzelleştirmek için bitki çayı önerisi.
Malzemeler:
Zencefil
Nar çiçeği
Hibiskus
Adaçayı
Hazırlanışı: Bitkilerden eşit miktarda karıştırarak cam kavanozda saklayın. Bu karışımdan bir tutam alarak 1 su bardağı kaynar suyun içine koyup kısık ateşte 5 dakika demlendirdikten sonra yudum yudum için.
mucizeiksirler.blogspot.com
8148949073745187533 4686869368715320349?l=saglikuzmanlari.blogspot  Ahmet Marankiden Ses Kısıklığı İçin Bitki Çayı

Popularity: unranked [?]

Benzer yazılar

[ ... ]

'İbrahim Saraçoğlundan Vitiligo,Karaciğer Yemezliği Hepatit-B Ve Hepatit-C İçin Lavanta Kürü' Google Edit.


vitiligo İbrahim Saraçoğlundan  Vitiligo,Karaciğer Yemezliği Hepatit B Ve Hepatit C İçin Lavanta Kürü

Hazırlanışı:

* Bir tutam (4-5 g) lavantayı 300 ml (yaklaşık bir buçuk su bardağı) kaynar suya koyduktan sonra 15 dakika kısık ateşte demleyin.

* Dört dakikadan daha fazla demlemeyin. Demleme esnasında sıcaklığını kaynama noktasında sabit tutun. Cezvede demlerken ocağın altını çok kısık tutun. Fokur fokur kaynatmayın. Çok yavaş bir şekilde kaynıyor kaynamıyor gibi demleyin.

* Demleme süresi tamamlandıktan sonra, ılımasını beklemeden süzülmesi gerekir. Süzme işlemi tamamlandıktan sonra içmek için ılımasını bekleyin.


* 15 gün boyunca her gün, akşam yemeklerinden en az iki saat sonra bir çay bardağı dolusu için. Her defasında (her kullanımda) taze olarak hazırlanması şarttır. Bir gün önce arta kalan miktarı kullanmayın. Kolay olsun diye bir kaç günlük hazırlayıp buzdolabında koruma altına almayın.

* Hiç bir şekilde damak tadına uygun olsun diye, içerisine şeker veya benzeri hiç bir katkı ilave etmeyin.

* Onbeş günlük ilk kür tamamlandıktan sonra rahatsızlığın seyrine göre haftada 3-4 defa, akşam yemeklerinden en az iki saat sonra bir çay bardağı içilmeye devam edin. Karaciğer metabolizması sağlıklı çalışmaya başladıktan sonra kür sonlandırılmış olur.

Her sağlıklı insanın yılda bir defa 15 günlük lavanta kürünü uygulamasında çok büyük faydalar vardır. Değerli okuyucular hiç bir bitkisel kürü alışkanlık haline getirmeyin. Karaciğer yetmezliği şikâyeti olanların, Hepatit-B veya Hepatit-C virüsü ile yaşamak zorunda olanların zaman zaman lavanta kürünü uygulamalarında çok büyük yararlar vardır.

Ciltdeki Sivilce Ve Lekelere Karşı Lavanta Kürü:

Lavanta kürü sivilceler için de etkilidir. Anca sivilcelere karşı lavanta kürü hazırlanırken demleme süresi 10 dakika olmalıdır. 1o dakika demlendikten sonra ılımasını beklemeden süzülmelidir. İçilecek olan miktar 1 su bardağıdır.

Vitiligo şikayeti olanların,

* Patlıcan, kuru soğan, taze domates, bulgur tüketimini en aza indirmelerini
* Güneşin güçlü olduğu 10.30 – 16.00 saatleri arasında yaz mevsiminde güneşe çıkmamalarını
* Önleyici olarak da öğünlerinde mısır ekmeğini, elma (soymadan) tüketimini tercih etmelerini öneriyorum.

Önemli Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Bilmeniz gereken nokta kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Buradaki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur.
mucizeiksirler.blogspot.com

8148949073745187533 3810116316326532311?l=saglikuzmanlari.blogspot  İbrahim Saraçoğlundan Vitiligo,Karaciğer Yemezliği Hepatit B Ve Hepatit  C İçin Lavanta Kürü

Popularity: unranked [?]

Benzer yazılar

[ ... ]

'Postpartum Depresyon' Google Edit.


Haber: Postpartum Depresyon

Doğum sonrası dönem aileye yeni bir üyenin katılması ile yeni bir düzenin kurulduğu bir dönemdir. Kadınlar doğum sonrası ilk yıl içinde, psikiyatrik hastalıklar (anksiyete bozuklukları, obsesisf kompulsif bozukluk, depresyon ve nadiren psikoz) açısından anlamlı risk altındadır. Ancak depresyon bu hastalıklar açısından en baskın olduğundan doğum sonrası psikiyatrik hastalık dendiğinde ilk akla gelen doğum sonrası depresyondur. Sıklığı %5-20 olarak bildirilmekle beraber, genel bazal sıklığının %10 olduğu kabul edilir.
Doğum sonrası depresyonun bulgularını, doğum sonrasındaki ilk günlerde sıklıkla görülen “Postpartum Blues ya da Lohusalık Hüznü” nden ayırt edilmesi güç olabilir. Postpartum Blues yeni doğum yapmış annelerin %50-70′nde görülen normal sınırda olan bir üzüntü veya endişe hali, kolay ve sık ağlama, en yakınlarına sıkıca bağımlılık tablosu şeklinde ortaya çıkar. Bu durum genellikle en fazla on gün sürer ve belirtiler kendiliğinden yakınların sosyal desteği ve ilgisiyle kaybolur. Lohusalık Hüznü’ne sebepleri; kadında doğumla birlikte ani gelişen hormonal değişiklikler, doğum süreciyle ve bebekle ilgili endişeler ve annelik rolünün kadına getirdiği sorumlulukların farkındalığı sayılabilir. Daha nadir olarak on doğum yapan kadından birinde daha şiddetli bir depresyon tablosu gelişebilir. Doğum sonrası depresyon genellikle daha geç 2.-8.haftalar arası başlar ve en çok 1 yıl kadar sürer. Tedavi görmeyen kadınlarda 3 ay ile 1 yıl arasında kendiliğinden düzelebilir. Annenin bebeğine karşı ilgisizliği veya hostil duyguları ön plandadır. Anne bebeğine zarar vermeye kalkışabilir.
Rahatsızlığın en üzücü tarafı bu rahatsızlıkta hastaların %4′ünde rastlanabilen bebeğini öldürme (enfantisid veya filisid) davranışıdır. Bu sebeple hastalık kişinin çevresince önemsenmeli ve dikkatli olunmalıdır. Ağır depresif belirtiler yanında intihar düşünceleri ya da girişimleri görülebilir. Doğum sonrasında ortaya çıkan ağır bir depresyon, kadının ileriki yaşamını da etkileyecek Bipolar Bozukluk-Manik Depresif Hastalığın ilk atağı da olabilir.Bu nedenle PPD geçiren kadınlar psikiyatri uzmanı tarafından uzun süreli olarak izlenmelidir. Bazı risk etmenlerini taşıyan kadınlarda doğum sonrası depresyonun daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bu risk etmenleri kadının ya da eşinin işsizliği,sosyal desteğin yetersiz olması evlilik sorunları, beklenmedik yaşamsal olaylar(ölüm,ayrılık gibi), planmamış gebelikler, multiparite,daha önceki gebeliklerde depresyon geçirilmesi, yüksek riskli gebelik yaşamış olması, kayıpla sonlanan gebelik ve doğum deneyimleri, erken anne-bebek ayrılığı ve bebeğin bakımı ile ilgili duyulan kaygılardır.Bir ya da daha fazla risk etkeni taşıyan kadınların doğum sonrası depresyon için taranması önerilmektedir.
Tarama için en sık kullanılan yöntem Edinburgh Postpartum Depresyon Skalasıdır.
(Biyolojik faktörler, gerek genetik gerekse hormonal yeni doğum yapmış olan kadının anksiyete eşiğinin düşmesine,günlük stres yaratan durumlarla daha zor baş etmesine sebep olmaktadır. Genetik etkenlerin üstünde durulmasının sebebi pstpartum depresyon gelişen kadınların birinci derece akrabalarında mizaç bozukluğu oranının normal populasyona göre daha yüksek olmasıdır. Hormonal sebepler incelendiğinde ,bazı veriler östrojen hormonunun rolü olduğunu düşündürse de yapılan araştırmalar bunu desteklememiştir.Gebelik boyunca yüksek olan östrojen düzeylerinin doğumla birlikte ani düşmesinin postpartum depresyon ile ilgili olmadığı görülmüştür. Kortizol düzeyinin etkisini değerlendiren arştırmalarda da anlamlı bir sonuç çıkmamıştır.Bazı araştırmacılar, doğum sonrası geçici tiroid disfonksiyonunu PPD ile ilişkilendirmişlerdir.Depresif mizacın tiroid bozukluğu ile ilgili olabileceği düşünülmektedir. )
PPD ele alındığında anne sütü ile beslemenin olumlu ve olumsuz etkileri olabilmektedir. Anne sütü veren kadınlar,kendilerine ayıracak zamanlarının çok az oluşu, emzirme nedeniyle uykusuz kalmaları, ilaç kullanmaları gerektiğinde bebeğe zararı olacak endişesi duymaları gibi nedenlerle kolaylıkla negatif duygudurumuna girebilirler. Bunun yanında anne sütünün hızla kesilmesinin bazı hormonal değişiklikler yoluyla depresif belirtileri daha da kötüleştirdiği düşünülmektedir. Misri ve Ark.’nın yaptığı bir çalışmada PPD’u olan ve anne sütü kesilen 51 kadından, %83′ünde depresyonun anne sütünün kesilmesinden sonra başladığını, 17’sinde ise depresyona bağlı olarak anne sütünün kesildiği, ayrıca depresyonun ağırlığının anne sütü ile besleme süresini anlamlı olarak etkilemediği gösterilmiştir.
Doğum sonrası depresyon sık görülmesine karşın çoğu kez tanı konulamamaktadır.Bu durumun başlıca nedenleri kadının negatif duyguları nedeniyle kendini yalnız hissetmesi veya utanması,rutin kontrol için çağrıldığı doğum sonrası 6.haftaya kadar doktorla görüşme olanağı bulamamış ya da hangi bölüme başvuracağını bilememiş olması ,yeni doğan bebeğin verdiği heyecanla yakınmalarını dile getirememesi olabilir.Ayrıca çevrenin ilgisinin daha çok yeni doğan bebek üzerinde oluşu sebesibiyle PPD atlanabilir.
Ülkemizde PPD ile ilgili yapılan çalışmalar oldukça yetersizdir. Çok merkezli ve büyük sayıda gebenin doğum sonrası takibi ile yapılacak çalışmalar ile Türk toplumuna özgü risk faktörleri daha net saptanabilir. Sağlık çalışanları ,anne ve bebek için ciddi tehdit oluşturan bu hastalığa karşı daha duyarlı olmalı ve uygun müdahale zamanında yapılmalıdır. PPD’nun eğer hafif veya orta şiddette ise annenin emzirmeyi bırakması önerilir ve antidepresan tedavi başlanır .Hasta yakın takibe alınır ve ayrıca hastanın eşiyle de görüşme yapılarak durumu hakkında bilgi verilir. Destekleyici terapi uygulanır. Tablonun şiddetli olduğu bazı durumlarda psikiyatrik hospitalizasyon düşünülebilir.Depresyon çok şiddetli ise elektroşok tedvisi düşünülebilir. Eğer PPD erken dönemde ve yeterince tedavi edilmezse, yıllarca sürebilen tedavisi zor bir hale dönüşebilir.

Doğum sonrası dönem aileye yeni bir üyenin katılması ile yeni bir düzenin kurulduğu bir dönemdir. Kadınlar doğum sonrası ilk yıl içinde, psikiyatrik hastalıklar (anksiyete bozuklukları, obsesisf kompulsif bozukluk, depresyon ve nadiren psikoz) açısından anlamlı risk altındadır. Ancak depresyon bu hastalıklar açısından en baskın olduğundan doğum sonrası psikiyatrik hastalık dendiğinde ilk akla gelen doğum sonrası depresyondur. Sıklığı %5-20 olarak bildirilmekle beraber, genel bazal sıklığının %10 olduğu kabul edilir.

Doğum sonrası depresyonun bulgularını, doğum sonrasındaki ilk günlerde sıklıkla görülen “Postpartum Blues ya da Lohusalık Hüznü” nden ayırt edilmesi güç olabilir. Postpartum Blues yeni doğum yapmış annelerin %50-70′nde görülen normal sınırda olan bir üzüntü veya endişe hali, kolay ve sık ağlama, en yakınlarına sıkıca bağımlılık tablosu şeklinde ortaya çıkar. Bu durum genellikle en fazla on gün sürer ve belirtiler kendiliğinden yakınların sosyal desteği ve ilgisiyle kaybolur. Lohusalık Hüznü’ne sebepleri; kadında doğumla birlikte ani gelişen hormonal değişiklikler, doğum süreciyle ve bebekle ilgili endişeler ve annelik rolünün kadına getirdiği sorumlulukların farkındalığı sayılabilir. Daha nadir olarak on doğum yapan kadından birinde daha şiddetli bir depresyon tablosu gelişebilir. Doğum sonrası depresyon genellikle daha geç 2.-8.haftalar arası başlar ve en çok 1 yıl kadar sürer. Tedavi görmeyen kadınlarda 3 ay ile 1 yıl arasında kendiliğinden düzelebilir. Annenin bebeğine karşı ilgisizliği veya hostil duyguları ön plandadır. Anne bebeğine zarar vermeye kalkışabilir.

Rahatsızlığın en üzücü tarafı bu rahatsızlıkta hastaların %4′ünde rastlanabilen bebeğini öldürme (enfantisid veya filisid) davranışıdır. Bu sebeple hastalık kişinin çevresince önemsenmeli ve dikkatli olunmalıdır. Ağır depresif belirtiler yanında intihar düşünceleri ya da girişimleri görülebilir. Doğum sonrasında ortaya çıkan ağır bir depresyon, kadının ileriki yaşamını da etkileyecek Bipolar Bozukluk-Manik Depresif Hastalığın ilk atağı da olabilir.Bu nedenle PPD geçiren kadınlar psikiyatri uzmanı tarafından uzun süreli olarak izlenmelidir. Bazı risk etmenlerini taşıyan kadınlarda doğum sonrası depresyonun daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bu risk etmenleri kadının ya da eşinin işsizliği,sosyal desteğin yetersiz olması evlilik sorunları, beklenmedik yaşamsal olaylar(ölüm,ayrılık gibi), planmamış gebelikler, multiparite,daha önceki gebeliklerde depresyon geçirilmesi, yüksek riskli gebelik yaşamış olması, kayıpla sonlanan gebelik ve doğum deneyimleri, erken anne-bebek ayrılığı ve bebeğin bakımı ile ilgili duyulan kaygılardır.Bir ya da daha fazla risk etkeni taşıyan kadınların doğum sonrası depresyon için taranması önerilmektedir.

Tarama için en sık kullanılan yöntem Edinburgh Postpartum Depresyon Skalasıdır.

(Biyolojik faktörler, gerek genetik gerekse hormonal yeni doğum yapmış olan kadının anksiyete eşiğinin düşmesine,günlük stres yaratan durumlarla daha zor baş etmesine sebep olmaktadır. Genetik etkenlerin üstünde durulmasının sebebi pstpartum depresyon gelişen kadınların birinci derece akrabalarında mizaç bozukluğu oranının normal populasyona göre daha yüksek olmasıdır. Hormonal sebepler incelendiğinde ,bazı veriler östrojen hormonunun rolü olduğunu düşündürse de yapılan araştırmalar bunu desteklememiştir.Gebelik boyunca yüksek olan östrojen düzeylerinin doğumla birlikte ani düşmesinin postpartum depresyon ile ilgili olmadığı görülmüştür. Kortizol düzeyinin etkisini değerlendiren arştırmalarda da anlamlı bir sonuç çıkmamıştır.Bazı araştırmacılar, doğum sonrası geçici tiroid disfonksiyonunu PPD ile ilişkilendirmişlerdir.Depresif mizacın tiroid bozukluğu ile ilgili olabileceği düşünülmektedir. )

PPD ele alındığında anne sütü ile beslemenin olumlu ve olumsuz etkileri olabilmektedir. Anne sütü veren kadınlar,kendilerine ayıracak zamanlarının çok az oluşu, emzirme nedeniyle uykusuz kalmaları, ilaç kullanmaları gerektiğinde bebeğe zararı olacak endişesi duymaları gibi nedenlerle kolaylıkla negatif duygudurumuna girebilirler. Bunun yanında anne sütünün hızla kesilmesinin bazı hormonal değişiklikler yoluyla depresif belirtileri daha da kötüleştirdiği düşünülmektedir. Misri ve Ark.’nın yaptığı bir çalışmada PPD’u olan ve anne sütü kesilen 51 kadından, %83′ünde depresyonun anne sütünün kesilmesinden sonra başladığını, 17’sinde ise depresyona bağlı olarak anne sütünün kesildiği, ayrıca depresyonun ağırlığının anne sütü ile besleme süresini anlamlı olarak etkilemediği gösterilmiştir.

Doğum sonrası depresyon sık görülmesine karşın çoğu kez tanı konulamamaktadır.Bu durumun başlıca nedenleri kadının negatif duyguları nedeniyle kendini yalnız hissetmesi veya utanması,rutin kontrol için çağrıldığı doğum sonrası 6.haftaya kadar doktorla görüşme olanağı bulamamış ya da hangi bölüme başvuracağını bilememiş olması ,yeni doğan bebeğin verdiği heyecanla yakınmalarını dile getirememesi olabilir.Ayrıca çevrenin ilgisinin daha çok yeni doğan bebek üzerinde oluşu sebesibiyle PPD atlanabilir.

Ülkemizde PPD ile ilgili yapılan çalışmalar oldukça yetersizdir. Çok merkezli ve büyük sayıda gebenin doğum sonrası takibi ile yapılacak çalışmalar ile Türk toplumuna özgü risk faktörleri daha net saptanabilir. Sağlık çalışanları ,anne ve bebek için ciddi tehdit oluşturan bu hastalığa karşı daha duyarlı olmalı ve uygun müdahale zamanında yapılmalıdır. PPD’nun eğer hafif veya orta şiddette ise annenin emzirmeyi bırakması önerilir ve antidepresan tedavi başlanır .Hasta yakın takibe alınır ve ayrıca hastanın eşiyle de görüşme yapılarak durumu hakkında bilgi verilir. Destekleyici terapi uygulanır. Tablonun şiddetli olduğu bazı durumlarda psikiyatrik hospitalizasyon düşünülebilir.Depresyon çok şiddetli ise elektroşok tedvisi düşünülebilir. Eğer PPD erken dönemde ve yeterince tedavi edilmezse, yıllarca sürebilen tedavisi zor bir hale dönüşebilir.

Popularity: unranked [?]

Benzer yazılar

[ ... ]

'İbrahim Saraçoğlundan Astım Ve Alerjik Astım İçin Keçiboynuzu Kürü' Google Edit.



keciboynuzu kuru İbrahim Saraçoğlundan Astım Ve Alerjik Astım  İçin Keçiboynuzu Kürü

Astım ve alerjik astım için uygulanacak Keçiboynuzu kürü (harnup kürü) için gerekli olan keçiboynuzu (harnup) pazarlarda veya aktarlarda satılmaktadır. Çok ucuza temin edebilirsiniz. Satın alacağınız harnupların koyu kahve renkli olmasına özen gösteriniz. Açık kahve renkli keçiboynuzlarının etkisi çok azdır.

Keçiboynuzu Kürü: Genel nefes darlığı, alerjik nefes darlığı ve soğuk alerjisi durumunda
Hazırlanışı: Orta büyüklükteki keçiboynuzundan 6-7 tanesini önce soğuk su altında yıkayınız. Daha sonra bunları küçük küçük (3-4 cm uzunluğunda) kırarak, kaynamakta olan yarım litreye yakın suyun içine atınız. Hafif ateşte 7-8 dakika kaynatınız. Soğuduktan sonra süzerek suyunu cam şişeye doldurunuz. Buzdolabında en fazla üç gün bekletebilirsiniz.
Uygulama: Hergün sabah kahvaltı arasında ve akşam yemeğinden önce bir çay bardağı içilir. Yaklaşık yarım litre olarak hazırladığınız keçiboynuzu suyu üç gün buzdolabında bozulmadan korunabilir. Her üç günde bir, taze olarak hazırlamanız gerekecektir.
Hiç ara vermeden 20 gün uygulayınız. Yirmi gün tamamlandıktan sonra aynı şekilde hiç ara vermeden 15 gün devam ediniz. Onbeş günlük kürü uygularken bir çay bardağı içerisine bir küçük çay kaşığı bal ilave edip karıştırınız, sabah kahvaltınız arasında ve akşam yemeğinden önce birer çay bardağı içiniz. Keçiboynuzu kürünü uygularken sabah kahvaltınızda ayrıca bal tüketmeyiniz.
Dikkat: 5 ile 12 yaş arasındaki çocuklarda nefes darlığı veya alerjiye bağlı nefes darlığı söz konusu ise, bu taktirde uygulama 1’ e göre sadece bir çay bardağı sabah kahvaltısı arasında içilecektir. Akşam yemeklerinde içilmeyecektir.
Dikkat: Bu kürü uygularken kahvaltıda ayrıca bal tüketmeyiniz. Daha güçlü olur diye bir çay kaşığından daha fazla bal ilave etmeyiniz.
Not: Bu amaçla pekmezi veya öğütülmüşü uygun değildir. Etkisi çok azdır.
Uyarı: Hekim kontrol ve önerilerini ihmal etmeyiniz.
mucizeiksirler.blogspot.com
8148949073745187533 2399124662521950365?l=saglikuzmanlari.blogspot  İbrahim Saraçoğlundan Astım Ve Alerjik Astım İçin Keçiboynuzu Kürü

Popularity: unranked [?]

Benzer yazılar

[ ... ]